Vucudumuz bize ne anlatiyor? Farkindaligimizi artiralim

Hani esimize, sevgilimize, arkadasimiza bir seyler anlatiriz, hareketlerimizle, davranizlarimizla kendimizi ifade etmeye calisiriz da bizi dinlemediklerini, anlamadiklarini gorunce uzulur, kendimizi ceker, hatta kuser tepki veririz ya kendimizi dinlemek ya da dinlememek de bunun gibi bir sey. Keske her organizimizin, hucremizin agzi dili olsaydi neyi olduklarini bize deselerdi de ona gore doktora gitmeye karar verseydik.

Peki dili yok olunca bahanemiz mi var? nasil ki arkadasimiza kustugumuzde davranislarimizla belli ediyoruz, vucutta anormal davranarak konusmaya calisiyor bizimle. bizse ya yogunlugumuzdan farketmiyoruz bile ya da  kulak asmiyoruz, onemsemiyoruz. Peki sonra ne mi oluyor? En iyi dostumuzu ihmal ediyor ve ne kadar sansli oldugumuza gore hayatin duzunde ya da tersinde kendimizi buluyoruz.

Continue reading “Vucudumuz bize ne anlatiyor? Farkindaligimizi artiralim”

Hayat – ya da onun gibi bir sey…

Bir yil once bu blogu acarken hayattaki en buyuk tutkumu yeni yerleri yeni tatlari, yeni renkleri ve farkli kulturleri kesfederken anilarimi yazacaktim. bu yuzden ismini a bite of memories verdim. minik minik guzel kesif anilarim olacakti burada…

Ne kadar aklimizin ucundan gecmesede, her turlu onlemi aldigimizi dusunsekte(gercekten onlem alinabiliyor mu acaba?) hayat bizimle ilgili planini hic beklemedik bir anda onune cikariyor.

Continue reading “Hayat – ya da onun gibi bir sey…”